Helme (03.11.2023)

Sabah kalktığımda önemli bir karar arefesinde olduğumu anlamam zor olmadı.

Ya geçen hafta yazmaya başladığım, olur da yayınlanırsa, önümüzdeki 20 sene içinde belki 10 kişinin okumayacağı, olsa da olur olmasa da olur, beş para etmeyecek bir makale üzerinde çalışmaya devam edecektim. Ya da dünden ıslattığım fasülyeleri pişirip, olur da bir şeye benzerse, önümüzdeki 2 gün içinde 4 kişinin yiyeceği, olmasa da olur ama olursa güzel olur, beş para edecek bir yemek pişirecektim.

Mantığımla hareket ettim.

Dolabın köşesinde kim bilir ne zamandan kalmış ufak bir sucuk buldum, onu da kattım. Helmeleniyor şimdi. Kısmetse bakacağız tadına akşam.

New Research Paper (01.08.2023)

This paper got published recently in the J. of Thermal Science and Technology. It is the first paper coming out of Burcu Ramazanlı's PhD study, which I co-supervised with Dr. M. Metin Yavuz. The paper investigates the effect of using different inlet velocity profiles such as Womersley, parabolic or plug type and different entrance lengths on the results of hemodynamics simulations inside simplified abdominal aortic aneurysm models. The results are compared in terms of wall shear stress related parameters such as oscillatory shear index (OSI) and endothelial cell activation potential (ECAP) and suggestions are made for the proper selection of inlet parameters for various flow conditions and aneurysm sizes. Full paper can be accessed here



Güzel Bir Şey Olsa (27.07.2023)

Bir şey olsa
Böyle ne bileyim, güzel bir şey
Olurdu ya eskiden
Bildin di mi, böyle şey gibi
Eskiden olurdu öyle güzel şeyler, hatırladın di mi

Yok yok öyle değil de
Böyle güzel bir şey
Güzel şeyler olurdu hani, güzel gelirdi
Yok yahu, güzeli bilemedin mi
Yaa güzel yaa, güzel diyorum, nesini anlamıyorsun
Olmuyor muydu eskiden
Hatırlamıyor musun güzel şeyleri
Öyle bir şey işte, güzel bir şey, güzel yani

Yok be yavrum yaa, değil öyle
Yok öyle de değil
Hani böyle şey gibi
Olmuştu ya en son güzel bir şey
Yok, geçende değil, epey oldu
Bildin di mi şimdi

Yok be canımın içi, onu demiyorum
Güzel diyorum yaa, güzel diyorum, güzel
Olurdu ya güzel şeyler eskiden
Hani olurdu ya arada sırada bazen
Unuttun mu güzel her şeyi

Pazartesi Olmadı (15.02.2023)

Tarifi imkansız acılar yaşandı. Yaşanıyor. Felaketin 10. gününde enkaz başında bekleyen bir depremzedeye bir mikrofon uzanıyor.
- Yakınlarınız mı vardı içeride?
- Eşimle, kızım var. Ama ses gelmiyor.
- Söylemek istediğiniz bir şey var mı?
- Pazartesi ev alacaktık. Her şeyimiz hazırdı. Ama Pazartesi olmadı.

Yüzbinler için doğmadı o Pazartesi. Kaldı orada hayatlar. Hep orada kalacaklar. Çok büyük bir travma. Ne uğruna?

Bu garibanlık bir gün bitecek mi acaba bu topraklarda? Bu cahillik bitecek mi? Düzenbazlık, çıkarcılık, fırsatçılık. Ahlaksızlık, yalancılık, şerefsizlik. Tembellik, kolaycılık, iş bilmezlik. Bizim buraların hikayeleri bunlar mı olacak? Anlatacağımız başka hikayelerimiz, güzel hikayelerimiz yok mu bizim? Biz hep fay hatlarına şehirler kuracağız, hesapsız kitapsız binalar yapacağız, çalıp çırpacağız, enkazdan canlı çıkarma rekorları güncelleyeceğiz, toplu mezarlar kazacağız ve sonra iş işten geçtikten sonra tek yürek mi olacağız? Tek yürek olduk mu her şey tamam mı olacak? Bütün mesele, en büyük mesele bu mu olacak?

Olmuşuz gene tek yürek. Öyle diyor televizyonlar. Sanıyoruz ki bir tek biz Türkler tek yürek olabiliyoruz. Bu işin uzmanı biziz. Bir biz biliyoruz felaket zamanı yardıma koşmayı. Halbuki herkes yapar bunu. Yapıyor da zaten, görüyoruz. 10 milyondan fazla insan zora düşünce yardım kolileri paketlemek, içine duygusal notlar eklemek, olması gereken normal insan davranışı. Esas mesele bu birlik için bir felaketi beklememek, hep böyle kalabilmek.

Öyle miyiz peki? Değiliz ne yazık ki. Bizi bize bıraksalar bir ümit oluruz belki, ama bırakmıyorlar. Ülkenin tam ortasından, deprem haritalarında görünmeyen, öyle bir fay hattı geçiyor ki, bir tarafı diğerini, en kibar tabirle, sevmiyor. Diğeri berikinden hiç haz etmiyor. Birbirlerine zerre kadar güvenmiyorlar. Birbirlerine katlanamıyorlar, görmek, duymak istemiyorlar. Bir taraf ağzıyla kuş tutsa diğerine yaranamıyor. Mesele her ne olursa olsun bu böyle. Hemfikir olabildikleri hiç bir konu yok.

Bunlar yapay aslında. Bu duygular yapay. Bu fay hattı doğal değil, yapay. Ama bir yerden sonra bu unutuluyor. İçimize işlemeye başlıyor. Sanıyoruz ki biz birbirimize gerçekten bu kadar uzağız. Fay derinleşiyor, genişliyor. Hal böyleyken tek yürek olabilmek için haritadan şehirler silmemiz gerekiyor. Bunda da övünülecek, gururlanacak bir şey kalmıyor. Dünyanın büyük çoğunluğu bu halde, bu yapay sevgisizlikle, tahammülsüzlükle yaşıyor zaten.

Vefat edenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, geride kalanlara baş sağlığı ve sabır diliyorum. Umarız ki olmaz, ama biliyoruz ki olacak. Böylesine bir felakete dönüşmemiş bir sonraki depremde görüşmek üzere...