Türkiye'de
bir gönül filozofu var, adı Ahmet İnam. Hakiki filozof. Ayrıca
ODTÜ Felsefe Bölümü Başkanı. Üniversitedeyken ondan bir ders almıştım,
İstatistik hariç diğer notlarım yüksek olduğu halde, Ahmet hocadan
DD'yi (yani 60) zor kurtarmıştım, FF de verse ona kırılmazdım.
Sonraları karşılaştığımızda onda 'vicdan azabı' yaratacak kadar
tekrarladım bunu, gönül filozofudur, çok bildiği vardır.
Ahmet İnam, 25 yıldır şiirin de felsefenin de yazının da yüzünü
güldüren olağanüstü güzellikte yazılar yazıyor. Kitaplarının adını
anmak bile, bu yazının yarısını doldurur. Bir de henüz kitaplaşmayan
binlerce yazısı var sanırım. Cumhuriyet'in cumartesi günleri verdiği
Bilim-Teknik ekinde de yıllardır 'Gönülden Bilime' üstbaşlığıyla
yazıyor. TRT-INT kanalında da türküleri yorumluyor. Ekteki yazıları
okuyorsanız, köşesindeki küçük resminin de, size hep gülümsediğini
hissedersiniz. Ahmet İnam için felsefe bir 'şenbilim'dir. Şiirin
içindeki şairi, felsefenin içindeki filozofu hissetmek gibi.
Felsefe-şiir ilişkisi sorunlu bir ilişki olagelmiştir. Usta şair,
hocamız Hilmi Yavuz, ki aynı zamanda felsefe hocasıdır, "Şiir,
felsefeden çok ideolojiye yakındır" der. Fransız şair Mallarme'nin
'Şiirin fikirlerle değil, sözcüklerle yazıldığı' düşüncesini savunur.
Şair ve felsefeci Yücel Kayıran'a göreyse 'felsefi şiir' olanaklıdır
ve "Bir varoluş problemi etrafında kurulmuş şiirdir. İnsanın
neliği sorununa ışık düşürmekle ilgili bir şiirdir." Bu sorunlu
tartışmaya dahil olacak değilim, hem konumuz da, konuğumuz da
Ahmet İnam. O da Karl Jaspers'ın 'Felsefe yolda olmaktır' sözünün
izinden gidiyor. Diyor ki: "Şiir, şuurlanmaya ve hakikat
araştırmasına bizi götürebiir. Hakikatın bir yanı eğer bilimle
yakalanacaksa, bir yanı da şiirle yakalanabilir sanırım."
Ve önemli bir tartışmaya da 'gönülden' katılıyor: "Şiir,
şiire dönüşmüş şairdir. Şiir, şairdir aslında. Ben bunu daha aşırı
götürerek felsefe için de söyleyebilirim."
Ahmet İnam'ın 'Şiir Gerçek İçinde Gerçek Şiir İçinde' (S'İmge,
2004) adlı, altbaşlığı da 'Tüttürmeler' olan kitabını okuyorum.
Şiirden mektuba, doğadan insana ve aşka, bilimden felsefeye, uzunlu-kısalı,
Türkçenin doruğa çıktığı, her cümlesi ayrı bir lezzet taşıyan,
şaşırtıcı, eğlenceli, fakat sahici ve hakiki tespitlerin yer aldığı
bu kitapta, hep 'şen', hep 'gülümseyen' denemeler var. Felsefenin
şiiri, şiirin felsefesi bu kadar güzel mi anlatılır şaşkınlığına
yol açan şiirsel düzyazıları var. Şiirle felsefeyi bir güzel buluşturuyor
Ahmet hoca: "Felsefe derler, bir şiir vardır. Şiir derler,
bir felsefe... 'Olamaz bir hanede mihman mihman üstüne' denmiştir.
İyi halt edilmiştir. Şiirle felsefe ayrı ayrı hücrelerde inletilmiştir.
İnsan kendini yarmıştır, kültürünün baltasıyla. Bu yanım şiir,
bu yanım felsefe... Şiirsiz felsefenin soğuk ve soyut yüzünü görünce,
evlerimize buyur edemiyoruz. Onunla söyleşip, dertleşemiyoruz.
Felsefeyle aramızda giderek açılan uçurum, bir karabasan olarak
üstümüze çöküyor. Sevişmelerimizde şiir yok, düşünce. Şiir yaralarımıza
cılk yaralar açarak dokunuyor, felsefenin okşayışını henüz duyanımız
yok. Sevgilimin yüzüne neden şiirle dokunamıyorum? Neden onunla
muhabbetimizde eksik felsefe? İndim yarin bahçesine, şiir dilinde
felsefe biter."
Gönül filozofu Ahmet İnam, eskilerin 'Rind' dedikleri, şimdilerde
pek bulunmayan has bir adam. Sözcükleri yalnızca şiiri, felsefeyi
değil, bizim de gönlümüzü okşuyor, yüzümüzü güldürüyor. Felsefenin
nasıl gülümsediğini görmek ve evinize buyur etmek için hemen okuyun.
Hem bir gönül filozofuyla da tanışmış olmanın saadetini yaşarsınız.
Bu konulara meraklı biraderim Haşmet Babaoğlu'na ise bilhassa
tavsiye ederim. (Dağıtım sorunu nedeniyle, şu adresten de isteyebilirsiniz:
S'İmge Kitabevi, Cumhuriyet Cad. No. 78, Kendiroğlu İşhanı, Kat:
2 / 203 Antalya, Tel: 0242-2431046)
|