Prof.
Dr. Ahmet İNAM |
||||
Prof. Dr. Ahmet İNAM Cinsellik, bedenli bir
varlık olan insan için özellikle türünün sürmesi açısından önemli görülmüş.
Batı düşüncesinde örneğin Aziz Thomas ve Kant, üremeye yaramayan cinselliğe karşı çıkıyorlar; özellikle, kendi
kendini cinsel doyuma ulaştırmaya. Böyle bir cinsellik, tenin doğaya
karşı işlediği suçtur. (Crimina carnis contra naturam). Aynı cins arasındaki
cinsel ilişkiler (sexus homogenii) insanın amacına aykırıdır; çünkü
insan amaçlarının en önemlilerinden biri türünün sürmesidir. Çağımız,
bu anlayışa karşı geliştirilmeye çalışan düşüncelerin canlandırıldığı
bir çağ. Dokunmanın, "tensel değme"nin, tensel yaklaşmanın
anlaşılmaya, yorumlanmaya çalışıldığı bir çağ. Cinselliğin "uslu"
bir araç haline getirilip, insan türünün devamını sağlayan bir içgüdü
gibi anlaşılmasının diğer ucunda, yerinin cok fazla abartıldığı, bir
yaşama enerjisiyle özleştirildigi, yaşamın neredeyse tümünü işgal eden
bir etkinliğe donüştürüldüğünü de görebiliyoruz. CiNSELLİĞİN DİLE GETİRDiKLERi Bu yazımda, cinselligi
bir "haberleşme" olarak yorumlamanın ilk ipuçlarını vermeye
çalısacağım. Soru temelde şu: Cinsellikle dile gelen nedir? Cinsellik
ne anlatır? Bir insan bedeni ne söyler? Bir bedenin diğerine dokunması
ne demektir? Dokunma nasıl bir iletişimdir? Bize ne söyler? Ahlak sorusu: Cinsellikle
ne dile gelmeli? Kendimi anlatırken cinselli-ğin yeri ne olmalı? Heidegger
anlamında ontolojik soru: Cinsellikle varlığın sesini nasıl duyarız?
(Cinsellik, biz sevişenlerle, masturbasyon yapanlarla, eşcinsel ilişkiye
girenlerle, topluma, siyasal yapıya, ekonomik düzene, toplumsal ve kültürel
ilişkiye ne söyler? Cinselliğe
bir araç olarak bakıldığında, amacın üreme, yaşamı sürdürme
gücü, enerjisi olduğu söylenebilir. Cinsel birleşmenin
verdiği heyecan, zevk, coşku bu
aracın amacına "hizmet ederken" ortaya çıkan bir
durumdur. Bu zevk, Batı kültüründe zaman zaman aşağılanmış, "günah", "ayıp"
sayılmıştır. "Şehvet"
dizginlenmediğinde insanı”yolundan"
çıkaran, "akıllı" karar vermesini engelleyen aykırı bir güçtür.
Bu anlamıyla cinsellik, doğanın bir oyunudur; amaç üremedir;
"zevk" bu üremenin
sağlanması için ortaya konmuş
bir "yem"dir, bir tuzaktır. Üreme, dindar için tanrı buyruğudur; bu amaç
doğrultusunda ona hizmet için
bu yemi yutabilir. Bilimsel gorünümlü savlar açısındansa doğanın
içimize koyduğu bir enerjidir ve bu enerji "sağlıklı"
biçimde kullanılmalıdır; bir anlamda "makina" olan insanın "enerjisinin boşalması",
akıp giderek bedenin yeni dolmalarına olanak sağlaması gerekmektedir. ZEVK ÖĞESİ Ama insan, cinsel yakınlaşmasında,
birleşmesinde "üremenin" ötesine geçebiliyor; doğumu denetleyebiliyor;
artık tıptakı ilerlemeler sonucunda, doğum işin penisin spermlerini
vajinaya bırakması da gerekmiyor. O zaman, cinsel ilişki bedenin enerji
akışım ayarlamada, sağlıklı kalmada gerekli bir "ilaç?" oluyor,
belki bir vitamin. Zevk öğesini küçümsemede
iki temel anlayış burada; yüce gücün emri ya da bedenimizin sağlığı
açısından, doğaya uyumun bir sonucu olduğu icin sevişiyoruz. Zevk ikincil
bir önem taşıyor; bir diğer anlatımla, zevk, bir yan üründür. Bu anlayışta
cinsellik "haberleşme" olamaz; neredeyse
bir görevdir! Zevk
öğesini abartan görüşlere gelince: Cinsellik bir "teknoloji"
olmuştur; bir sanayi artık; zevki en uç noktalara ulaştırmak için ilaçlar,
kremler, teknolojik araç gereç kullanılmaktadır. Zevk peşinde olmak
her zaman doğa dışına çıkmak anlamına gelmez; doğada haz arayışı vardır:
İnsanlarda ve bazı hayvan türlerinde masturbasyon söz konusudur; yine
insanlarda ve bazı hayvan türlerinde üreme amacı dışında cinsel davranışlar
gözlemlenebiliyor, homoseksüellik gibi. CİNSEL ETKİNLİK VE ANLAM Hem doğaya ya da ilahi
bir emre uyma anlayışıyla- gercekleştirilen hem de cinsel zevki abartan
gorüş cinselliği 'küçümsüyor, onun bütünselliğini, "haberleşme"
olan yanını görmezden geliyor. Cinsel zevk tek başına cinselliğin önemini
gostermiyor. Cinsellik bu durumda bir araçtır; kullanılıp atılacak,
sömürülecektir. Peki, "haberleşme"
olarak cinsellik, zevkin, doğaya ya da akla, ilahi emre uyumun ortaya
çıkardığı cinsellikten çok mu farklıdır? Fark
şurada: Cinsel yaşantı "okunacak", yorumlanacak, anlaşılacak,
anlatılacak bir "etkinlik" icinde anlamlıdır. Cinsel yaşantı
"yapayalnız" bir yaşantı değildir. Yalnızlıkta noktalanan
bir "haz" değildir. Bir eksikliğin, bir açığın "giderilmesi"
degildir. Bu hazzın öncelikle evrenle ilgili, "kozmik" bir
anlamı vardır. Bu anlam, bizi, bize; içimize, bir başınılığımıza tıkmaz,
bizi "öteki" insana doğru açar, ötekini bize açar. Tanı-madır,
öğrenmedir; okşama, Türkçe'de böyle bir sozcük şimdilik yok ama "okşamadır";
evren içinde varoluşun, bu varoluşu diğer insanlarla üleşmenin başarılmasıdır;
okşadığım beden, bedenimle konuşur: İletidir okşamak: Yanındayım, seni
onaylıyorum, kabul ediyorum, bireysel varlığımın kapısıyla evrende insan
olmanın, varolmanın kapısını açıyorum, sen de aynı kapıları açıyorsun
bana, bu anlamda cinsellik bir açışmadır. Dokunarak konuşmadır. ARAMAK VE "NEREDESİN?” Cinsellik
bu haberleşme boyutunun dışına alındığında, belli davranış kapılarına
takılıp kalmış; "güçlülük", "güçsüzlük", "kadınlık",
"erkeklik" gibi değerlerin girdabı içinde dönüp duruyor. Porno
filmlerde herkesin birarada olmalarına, üleşiyormuş gibi gorünmelerine
karşı, tek başlarına hazlarla kalakalmaları, sevişmenin çift kişilik
masturbasyona dönüşmesi, sevişenlerin birbirlerine ulaşamamaları, sevişme
sonrası hep aldığı ya da verdiği hazlardan ayrı ayrı söz etmeleri, sevişirken
varlıklarının bütününe ulaşamayıp, kendilerini ve karşılarındakini yaşayamadıklarını
gösteriyor. Bu anlamda sevişmek, aramaktır; sevgiliyi aramak. Sevişmek
bir "neredesin?"dir. "Bu sen misin? Daha nesin? Daha
nerelerdesin?”dir. ŞİMDİKİ GİBİ OLMAYACAK Toplumda yaygın görüşlerin,
inanışların dışında cinsel davra-nışlar sergilemenin, dünyayı değiştirmede,
yaygın gorüşlere karşı çıkmada bir ayrıcalık olduğunu sanmakla, cinselliğe
açık bir yaşamın dünyanın değiştirilmesi icin bir engelmiş gibi anlamak
iki temel yanlışı yansıtıyor. Şu ya da bu cinsel tercihin kendi başına
hiçbir anlamı yok: Cinselliğin kozmik ya da ontolojik alanına, sevişenlerin
birbirlerini, birbirlerindeki dünyaları üleşmelerine olanak sağlayan
bir sevişme duyarlılığı taşımıyorlarsa. Geleceğin dünyasında cinselliğin
yeri, önemi, anlamı elbette cinsellik gibi olmayacak; elbette cinsellik
kaşınan bir yeri kaşımak gibi anlaşılmayacak; elbette cinselliğe duygu,
düşünce, toplum, kültür, varolma boyutları kazandırılacak. Devrimi böyle
bir cinsellik anlayışı yapacak. Ham halat saplantılarla, teşhirci abartmalarla
cinselliklerinde evrene, insanlara ulaşamayanların, cinselliği dünyayı
değiştirmede itici bir güç olarak görebileceklerini sanmıyorum. Yeni bir dünya için, cinselliğin
yeni yorumlarına gerek var. Olanı olanca çirkinliğiyle, basma kalıp
abartmalarla anlattığımız dünyanın yaşanası bir yanı olabilir mi?
·Papirüs
Kültür Sanat Dergisi, Sayı 23, Ocak 1999
|
||||
İletişim
Bilgileri
: |
||||
Adres:
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Felsefe Bölümü, 06531 Ankara, Türkiye Telefon: + (90) (312) 210 3141 Fax : + (90) (312) 210 1287 (attn: A. İNAM) Oda Numarası: Z-43 E-mail : ainam@metu.edu.tr |
||||