Prof.
Dr. Ahmet
İNAM
|
||||
Hapşırabilirsiniz. Belki gözünüz yaşarır. Cildiniz kızarır. Çiçek tozudur, savrulmuştur, rüzgarla; toprağa, suya, buluta. Yolcudur, umuda, umutsuzluğa, acıya. Düşünceye. Sevgiye. Özleme. Ayrılığa. İhanete. Yalnızlığa. Çiçek tozudur, çiçeklerden yaşamaya. Dokununca teninize irkilirsiniz, kimbilir? Alışık değilseniz, bu hamarat cânlarına, doğanın. Bu, kendini olduğu gibi "yele verip", korkusuzca geleceğin kapısında durabilecek güçteki doğa kıvılcımlarına. Çiçek
tozlarını anlayınız. İster hapşırarak, ister haşpırmadan. Çiçek tozlarının
tınılarına kulak verip, "Ne diyorlar?" diye sorunuz. Hangi çiçekten
düşmüşler parmak uçlarıma? Hangi arının kanadında, hangi kuşun gagasında,
kendini bırakıvermenin mutluluğunu yaşıyorlar? Duyun
tozların sesini de, dinleyin içinizdeki sesi: "Bir çiçek tozu kadar
olamadım". Böyle mi diyor, içinizdeki ses? İnsan hiç çiçek tozu kadar
olamaz mı? İnsanla çiçek tozları hiç karşılaştırılabilir mi? İnsan bilinçli,
duyguları, sinir sistemi olan, dünyaya egemen bir varlık. Kültürümüzün
bir deyişiyle, eşref-i mahlukat, yaratılmışların en şereflisi. Çiçeğinse,
keyifli olduğumuz günlerde, içimizi açan, bir "süs bitkisi"
olmaktan öte ne değeri olabilir ki, insan için? Dünyada ne varsa insan
için değil mi? İnsan varolanların "efendisi" değil mi? Neden
ben çiçek tozunu dinleyeyim? Çiçek tozu beni dinlesin! Zaten dinliyor
beni, onu dilediğimce işliyor, ondan nice sağaltıcı ilaçlar yapabiliyorum.
Onu bilimimle inceliyor, sanatımla resimliyor, şiirimle şiirleyebiliyorum. Gönül bahçenizde çiçek tozları yok, demek ki! Demek ki, içinizin kuytu köşelerinde, boynu bükük gelincikler, papatyalar, tepeden tırnağa çiçeğe durmuş ağaçlar yok. Hapşırtıyor. Dışımda da içimde de olsa, hapşırıyorum. Sevmiyorum, çiçek tozlarını. Ben temiz, çok temiz havaları seviyorum. Mikroplardan, tozlardan arınmış. "Sağlıklı" havaları seviyorum, zararlı bakterilerden, insanı yatağa bağlayıp, inim inim inleten virüslerden arınmış. Böyle mi düşünüyorsunuz? Düşündüğü
kadar, düşündüğü gibi, düşündüğüne tutsak olarak yaşıyor, insan! Çoğu
zaman! Kafasında geliştirdiği gerçeğin elverdiği kadar karşılaşabiliyor,
gerçekle. Çiçek tozlarından yoksun bırakılmış bir dünyada, genetik mühendisliğinin,
yaşama mühendisliğinin katkılarıyla, tozsuz çiçekler
açabilir. İnsanlar hapşırmazlar. Sahtelerim
çok bu günlerde. Taklitlerim. Korsanlarım çıkıyor. Korsan çiçek tozları.
Gönül bahçesini yaban otları sarmış insanlar, korsanlarıma koşuyor. Korsan
sanat. Korsan edebiyat. Korsan felsefe. Çiçek tozlarına duyarlılığını
yitirmiş Türkiye. Onca gürültünün kaldırdığı toz içinde, çiçek tozları
örselenmiş, yara almış, kurban olmuş. Görsel malzemeye. Reklama. Kimse
hapşırmıyor. Tozdan dumandan öksürük sesleri geliyor. "Çiçek tozu,
çiçek tozu! Uyandır hapşırtarak, gittikçe ağırlaşan günlük yaşamın gaflet
uykusundan." İzinsiz de girebilirsin, burunlarından, iç dünyalarına,
içlerinde açan çiçeği görünce dışlarındaki çiçekleri dinleyebilirler;
çiçek tozlarını: Yaşamın öyküsünü anlatırlar size, bu gezegendeki milyonlarca
yıldır devinen yaşamın öyküsünü: Sanattırlar, insan olmanın anlamı, güzel
bir insan olmanın, savaşın, sömürünün olmadığı bir dünyanın anlamı. Hapşırın! Çiçek tozları kapınızda! Prof. Dr. Ahmet İNAM |
||||
İletişim
Bilgileri
:
|
||||
Adres:
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Felsefe Bölümü, 06531 Ankara, Türkiye
Telefon: + (90) (312) 210 3141 Fax : + (90) (312) 210 1287 (attn: A. İNAM) Oda Numarası: Z-43 E-mail : ainam@metu.edu.tr |
||||