Prof.
Dr. Ahmet İNAM |
||||
Bir Öykü: Yedi Kısım Tekmili Birden Prof. Dr. Ahmet İNAM Babam Blanchot ile ağabeyim Rilke için... 1. “Hesap” dedim, yazgım olan garsona. “Neyiniz vardı?”, “Üç çay, bir khaos” dedim. Küçüktüm o zamanlar. Küçücük. Khaos'un kemirdiği. Khaos'un emzirdiği. Dinelttiği. Dünya denilen çay bahçesinde. Yıldızların kıyısında. Öykümü arıyordum. Soruyordum: “Öyküm var mı benim anne?”, “Üç çayım var ama öyküm var mı?” Öksüzdüm. Öyküsüzdüm. Yoktum. Dibinde hiçliğin. 2. “Hesap” dedim, yazıya. “Neyiniz vardı?” “Üç çay, bir mitos” dedim. Yazıyordum. Yazacaktım. Yüreğim yetmiyordu. Hiçliğimin dibinden geliyordum yazıya. Anlam mumyalarını eritmeye başlamıştım. Diriliyordum. Sözcüklerin havaî fişeğinden sancılarım saçılıyordu kağıtlara. Öyküm başımda, başucumda, başlangıcımdaydı. Öyküsü olanlara öykünüyordum. Öykülere sığınıyordum. Hayatın zımparasına, keskin hançerine karşı sığınıyordum eteklerine, çünkülerin, bugünkülerin, dünkülerin. Yüzer gezer öykülerin serseri çocuğu olarak tutunmuştum kıyısından henüz yazılmamış mitosumun. 3. “Hesap” dedim, sevgilime. “Neyin vardı?” “Üç çay, bir kozmos” dedim. Biliyordum. Biliyordum ya, yalandı. Eşya yerli yerinde, ben ayakta, müteyakkız. Zaman içinde duruyordu. Ölümsüz biçimde. Bitmişti öyküm. Öykü: Dramatik kurgu yerinde. Yeterince akıcı, yeterince çarpıcı. Yeterince gömülü. Yeterince gömü dolu. Kozmosu geceleri, sabaha karşı gizli gizli okşuyordum. Kozmosla doyumlu. Kozmosla aç. Kozmosumla muhtaç. Ama bir ilaç gibi yaralarıma, eksiklerime, çirkinliklerime sürüyor, sürüyordum. Üç çayım bir kozmosum var sevgilim, ya senin? Ya senin neyin var? Örtün ve gizinden başka? 4. “Hesap” dedim, bilgeme. “Neyiniz vardı?” “Üç çay, bir yap boz” dedim. “Olmaz böyle koz” dedi, “Yalan söylüyorsun.” “Galiba, üç çay, bir yakamoz” dedim. “Konamaz vicdana toz” dedi, “Yalan söylüyorsun.” “Öyleyse üç çay, bir ethos” dedim. Karavicdanımla. Oluşum ahlaktı. Soluşum ahlak. Merhaba ahlak! Sana benden selam getirdim. Masumiyetimden. Resmiyetimden. Cumhuriyetimden. Seni eline geçirmiş ölümlü ahlaksızlardan haber getirdim. Yazdığım üykülerle tutunduğum dalların kırıldı. Ateşine düştüm. Ahlak cehennemlerinde yandım. Kalemimin kömürü oradan gelir. Seni, senle aldatanları, seni kurutanları gördüm. Çöllerine hatmi çiçeği ektim. Öykülerimle suluyorum her gece yarısı. 5. “Hesap” dedim, gülüme. “Neyin vardı?” “Üç çay, bir gazoz” dedim. Gülüverdi. “Çekerim kulağını” dedi. “Hadi söyleyeyim” dedim. “Üç çay, bir heyecan”, “Çok yoz” dedi. “Kafiye bozuluyor.” “Tamam şimdi buldum” dedim. “Üç çay, bir pathos.” Matkapların damarları parçaladığı his âlemi. İs âlemi. Duygu yuvalarında arı kovanları. Emiyorum zehirlerini. Bal boşluğa akıyor. Pathos. Evinin önü nane maydanoz. 6. “Hesap” dedim, aklıma. “Neyin vardı?” “Üç çay, bir kavanoz” dedim. Kaşlarını çattı. “Saçmalama” dedi. “Öyleyse” dedim. “Üç çay, bir horoz.” “Onu Sokrates söyleyebilir” dedi. “Hesapladım ve buldum” dedim. “Üç çay, bir noos.” “Nedir noos, tanımla” dedi. “Tanımlayamam ama, akıl küredir dedim, o” dedim. Akıl küre, öykülerin içi küre. Kalbinizin içi küre. Cân içre, cânân küre. Ele geçirilmiş. Silah olmuş, zalim olmuş küre. Ne hoş değil noos. 7. “Hesap” dedim, ölüme. “Neyiniz vardı?” Üç çay, bir thanatos. Üç çay bir son. Hiçbir çay. Öykü durağı. Öykü uçurumu. Öykü yitimi. Benim hiç öyküm olmadı. Ölmeden olmaz, insanların öyküleri. Ölünce. Öykü de ölür. Hiç olmamış öykü de. Ölünce öykücü sevgilim bana gelin gelecek. Ekim 2004, Taşkışla. |
||||
İletişim
Bilgileri
: |
||||
Adres:
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Felsefe Bölümü, 06531 Ankara, Türkiye Telefon: + (90) (312) 210 3141 Fax : + (90) (312) 210 1287 Oda Numarası: Z-46 E-mail : ainam@metu.edu.tr |
||||