Garda gündüz nöbetçi olan hareket memuru Muzaffer, manevracılardan
aldığı “1273 tren hazır” bilgisi ve nöbetçi revizör ile yaptığı telefon
trafiğinden sonra treni temin edecek makinenin tren üzerine çıkması ile
başladı her şey.
Treni temin edecek olan tren şefi, revizör ve gardfrenin dizi muayenesi
akabinde, makinede görevli olan makiniste üç kısa düdük ile
birlikte,her iki eli başlarının üzerinde otomobil tekeri veya elek
kasnağı gibi birleştirmekle fren istemiş oldular. O zamanlar telsiz
henüz kullanılmıyordu.
Nöbetçi revizör olan Fındık Naci dizinin sonundan başına, tren şefi
Koca Ömer ile Atçı Hüseyin dizinin başından sona doğru fren muayenesine
başladılar. Fındık Naci’nin elinde uzun saplı çekiç ile kâh tekerlere
vuruyor, kâh ayağının tabanı ile sabo ve çarığa vurarak tren şefi ve
gardfrene doğru gidiyordu. Koca Ömer ise Atçı Hüseyin ile birlikte
Fındık Naci’ye doğru giderken, yanından geçtiği vagonu pür dikkat
inceliyor, arası gergin olan vagonlar için gardfren aAçı Hüseyin’e
koşum takımlarını ayarlaması için talimat veriyor, Hüseyin verilen
talimat çerçevesinde kroşeyi ayarlayıp aradan çıkarak, kKca Ömer ile
fren kontrolünü yapmaya devam ediyorlar. Bu ara vagonların yük, yolcu
ve dolu boş kollarını da ayarlayıp, iptal olan vagon frenlerini de
açmayı ihmal etmiyorlar.
Tren kontrol esnasında Hüseyin yolu üzerine denk gelen patlak topa
öylesine bir tekme atması ve topun, tren şefi koca Ömer’in ayağı ile
karışık pantolonun paçasına denk gelmesi ve pantolonun paçasını
batırması, koca Ömer’in söylenmesine aldırmadan, hatta hafiften de
gülümsemesine vesile oldu. Revizör Fındık Naci, tren şefi Koca Ömer ve
Atçı Hüseyin karşılaştıkları vagonun başında az da olsa ayaküstü iş ile
karışık biraz laflamaları az tebessüm, biraz da kızmalarına neden oldu.
Naci ufacık tefecik olduğundan, kimin taktığını bilmediğimiz “fındık”
lakabı ile anılırdı. Tren şefi Ömer ise, iri yarı olduğundan “kKca
Ömer” deniyordu. Hüseyin ise atlara aşırı derece sevgisi olduğundan
“Atçı Hüseyin” diye anılır olmuştu.
Tren muayenesi bittikten sonra Fındık Naci, tren şefi ve gardfrene
hayırlı yolculuklar diledikten sonra, gara yeni giriş yapacak olan tren
için, trenin kabul edileceği yola doğru gitti.
Tren şefi ile gardfren kendi furgunlarına doğru giderlerken bir
taraftan da trenin hazır olduğunu nöbetçi hareket memuruna bildirirler.
Furguna vardıklarında ilk işleri çay demlemek oldu. Çünkü birazdan
Ayvatlar rampasına saracaklar ve rampada yapılan en iyi şeyin taze
demlenmiş çayı içmek olduğunu onlar da biliyorlardı. Derken, vagonların
arasından, genç, filinta ve pırlanta gibi hareket memuru Muzaffer
görünüverdi. Başında kırmızı şapkası elinde de diski ile doğruca
furguna yönelmesi treni göndereceği anlamına geliyordu. Muzaffer
furguna çıkıp, föydomarşa deparı yazıp imzalaması ile aşağı inmesi bir
olmuştu. Makinenin yanına gidip diskin yeşil-beyaz kısmı makinistin
göreceği şekilde tutup ağzındaki düdük ile de bir uzun düdük öttürdü.
Makinist aynı şekilde bir uzun düdük çalıp regülatörü açarak treni koca
bir dev misâli hareket etmesini sağladı. Tren baş makası terk ettikten
sonra olan oldu. Telefon trafiği başladı. Nöbetçi dispeçer trene haber
yollayarak deparı değiştirmesini istiyordu. İşin ilginç olan
tarafı, ilk istasyon olan Yeniköy ve mücaviri Ömerköy o saatte kapalı
olmaları idi. Tren ile ilk irtibat Susurluk istasyonunda sağlanabilirdi
ancak. Trene başka türlü ulaşma şansı yoktu. Nerede şimdiki gibi,
telsiz cep telefonu falan. Hayâl dahi edemezdik o zaman. Ne olmuştu da
dispeçer trenin deparını değiştirilmesini istemişti? Tren vaktinde
gitmişti aslında. Çünkü tren hareket ettiğinde herkeste alışkanlık olan
saate bakmak, yine nüksetmişti. Personel arasında yayıldıkça merak
konusu olmuştu. Herkes bir birine “yahu tren vakti olan 14,00 da
hareket etti” demeye başlamıştı. Dispeçer işin üzerine gittikçe
milletteki merak ayyukaya çıkmıştı.
İşin iç yüzü anlaşıldığında herkes tarafından kahkaha ile gülüşmeye
sebebiyet vermişti. Hareket memuru Muzaffer Kısa yine yapmıştı
muzipliğini. Böyle muziplik ancak Muzaffer’in aklına gelebilirdi. Ne
olmuştu biliyor musunuz? Trenin livredeki hareket saati 14,00 idi.
Fakat Muzaffer Kısa treni vaktinden evvel göndermiş muamelesi yapmıştı.
Neydi depar biliyor musunuz?
13,59
...