Hani Şair’e sormuşlar.
Nerelisiniz? Diye.
- Bu soru beni çocukluğuma alıp götürdü, demiş.
- Ben de Derbesiye “Şenyurt”u gören, Derbesiye’de
yaşayan, Derbesiye sevdalısı birisiyim.
Dilerseniz kendimi tanıtayım.
Ben Gani Evis. Babam TCDD Depoda işçi Hamit Evis. Dayılarımı tanıtayım
dilerseniz. Önce meşhur İzzettin Evis. Hasan Evis (Merhum) sonra en
küçük dayım İsmail Evis gelir. Bilmem siz hatırlarsınız ve ya
hatırlamazsınız ama sizin amcanızın oğlu Sirac mutlaka hatırlayacaktır.
Sirac ile ilk ve ortaokulu beraber okuduk.
Damağımıza bir parmak bal çalarak bizi böyle yüz üstü bırakmayacağınızı
umuyorum.
Derbesiye günleri isimli yazınızı ısrarla ve sevgi ile takip edeceğimi
bilmenizi istiyorum. Ayrıca bize çocukluğumuzu tekrar yaşattığınız ve
herkese Derbesiye’yi sevdirdiğiniz için müteşekkirim. Birbirinden uzun
zamandır, bir şekilde kopan, ayrılan, birbirinden haber alamayan
Derbesiye’lilerin buluşmasına vesile olursunuz dilerim.
İnsanları bu kadar sevecen, büyüğün küçüğe, sevgi ile küçüğün büyüğe bu
derece saygılı olduğu bir yer var mıdır acaba?
Derbesiye’lilerin Derbesiye hakkında anlatacak o kadar çok şeyleri var
ki, aklıma geliverenleri bir çırpıda sayı vereyim, dilerseniz.
Örneğin; Türkiye’de bayanlar kaç yıldır futbol maçlarına gidiyor? 10 ve
ya bilemediniz 15 yıl. Fakat Derbesiye’de (Şenyurt) 1970lere dayanır.
Futbol sahası evlerin arkasında, evler tespih tanesi gibi bir birine
yapışık, damların üstünde en önde yer tutmak için çırpınan, genç
kızlarımız ve kadınlarımızın maç günündeki gayretleri hâlâ gözlerimin
önünde. Sahada oynanan maçta Şenyurt Demir Spor rakip takıma gol
attığında, kadınlar hep bir ağızdan öyle zılgıt çekerlerdi ki, adeta
gökyüzü yırtılır, sanki 15 kilometre ötedeki Kızıltepe’den duyulurmuş
gibi geliyor insana. Sahanın etrafındaki erkek seyircilerin sevinç
çığlıkları ve alkış ise cabası. Sahada oynayan futbolculara ise ne
demeli acaba bilmem ki?
Ne üstünde doğru düzgün forma, ayağındaki kramponlar ise her tarafından
bağlanmış, maç içerisinde giyeni terk etmesin diye. Adeta yüreğini
koyuyorlardı ortaya. Ve hâlâ ismi ve lakabı ile yer alıyorsa zihinlerde
Kaleci Cemil Solak, Makasçı Mustafa, Ramazan Hoca, Revizör İsmail Işık,
Abdurrahman Ilgaz, Beşire, Çıkçıko Ziya, Hıdır Mahme ve Ahmet Tutu gibi
isimler Derbesiye’nin futbol tarafını taşıyan isimler olduğundan
beyinlere ve yüreklere kazılmışlardır.
Arada bir Derbesiye’ye gelen sirk çadırlarını mı anlatmalı, o yörenin
en güzel en görkemli 19 Mayıs hareketlerinin yapıldığını mı, Toros
trenini mi, hat boyunun gençler tarafından akşam üzerileri sevgi yolu
gibi olmasını mı?
Uzun lafın kısası, gökyüzünde kayan bir yıldız gibi, çölde bir serap
gibi, çok tatlı bir rüya gibi gözümüze bir göründü bir kayboldu.
Ve bunun da adı DERBESİYE idi.
Gani EVİS
İzmir’deki Şenyurtlu (Derbesiye)