Gübrelemeden değişik
anlamlar çıkarmak mümkündür. Ortama fermante CO2 vermek bir gübreleme yöntemi
olarak görülebilir ya da bitkilerin çözerek besin olarak kullanabileceği kaya
ve çakıl parçalarını veya çeşitli torf, kil, toprak, kum gibi malzemeleri akvaryuma
koymak oldukça iyi iş görebilir. Hatta balıkların tükettikleri O2 ve besinlerin
işlenmesi sonucunda ortama
kazandırdıkları CO2 ve amonyak bile bir gübreleme methodu olarak düşünülebilir.
Doğal metodların dışında, ortama büyüme hormonu veya bu hormonu harekete
geçiren diğer hormonları eklemek suretiyle de “gübreleme” yapılabilir. Ancak
burada konu edilecek olan, çeşitli kimyasallar kullanarak bitkilerin “temel
besinlerini” akvaryum ortamına “gerekli miktarlarda” ve pratik olarak nasıl
karıştırılacağıdır.
Gübreleme ile ilgili
uygulamalara geçmeden önce ışıklandırma ve CO2 konularının halledilmesi
gereklidir. Bu konuları ışık ve CO2 adı altında okuyunuz. Işık hakkında Fırat
Çıngı’nın, CO2 hakkına da İlyas
Aydemir’in İSAK forumlarında ve makalelerinde
yazdıklarını okumanızı kuvvetle tavsiye ederim.
Genelde 1 litreye .5 watt
düşecek güçte bir florasan ışıklandırması ve yaklaşık 20-30 mg/l CO2 sağlanan
akvaryumdaki bitkiler, ortamdaki besinleri çok kısa zamanda tüketerek
gelişirler. Tüketilen besinlerin yerine yenileri eklenmezse bitkilerin
büyümeleri önce yavaşlar ve sonra durur. Bu durum algler için bulunmaz bir
fırsattır. Çok kısa zamanda akvaryumu kuşatabilirler. Bir kere akvaryumda
yayılmaya başladılarsa durdurulması oldukça güçtür ve akvaryumun yeniden
temizlenerek kurulması durumunda bile tekrar ortaya çıkabilirler. Bu durumda iki
önemli konu gündeme gelmektedir:
1. Bitkilerin
duraklamasına bile mahal vermeyecek dinamik bir ortamın ışık, CO2 ve gübreleme
ile yaratılması.
2. Gübrelemenin,
bitkilerin alglerle yapacakları rekabeti kazanabilecekleri bir strateji ile
yapılması.
Aslında akvaryuma bitkilerin
gelişmesi için eklenen gübreler algler için de bir kaynak teşkil ederler ve
bunlardan faydalanmak için bitkilerle rekabete girerler. Dolayısıyla bilinçsizce
yapılan bir gübreleme sonuçta bitkileri değil algleri besleyebileceği gibi
balıklar üzerinde de ölümcül etkiler yapabilir. Örneğin fosfat bitkilerin ve
alglerin gelişimine katkısı büyük olan bir besindir. Ancak diğer besin
elemanlarının ortamdaki oranına göre fazla miktalarda kullanılırsa, bu fazla
miktar sadece alglerin işine yarar. Başka bir örnek olarak bitkiler için
değerli diğer bir besin maddesi olan üreyi verebiliz. Üre aynı zamanda ortamdaki
balıkların hayatını önemli derecede tehdit eden amonyak içerir. Dolayısıyla
üreyi ortamdaki diğer besin maddelerinin oranı ile kıyaslamadan kullanmak
balıklar üzerinde ani ve ölümcül etkiler oluşturacaktır.
Gübrelerin bitkilerin
gelişimini hangi ortamda ve nasıl sağlayabilecekleri konularında kısa uyarılardan
sonra bitkilerin hangi besin maddelerinin ihtiyacı içinde olabileceklerine geçelim.
Bu konu daha geniş olarak su bitkilerinin fizyolojisi içinde ele alınmaktadır. Ayrıca
Fırat Çıngı’nın İSAK sitesinde “Eser Elementler” ile ilgili makalesini okumanızı
öneririm.
Bitkilerin temel
besinlerini ikiye ayırabiliriz:
1. Makro Besinler:
Azot (N),
Fosfor (P), ve
Potasyum (K)
2. Mikro Besinler (Eser
elementler):
Demir (Fe),
Bor (B),
Manganez (Mn),
Molibden (Mo),
Çinko (Zn),
Bakır (Cu),
Magnezyum (Mg)
Belirtilenlerin dışında
bitkilerin ihtiyaç duyabileceği klor, sülfür, selenyum gibi makro ve mikro bir
çok elementler bulunmaktadır. Ancak pratik nedenlerden dolayı diğerleri burada
ele alınmamaktadır.
Azot:
Akvaryum ortamında
bitkilerin ihtiyacını karşılayacak ve balıklar açısından da zararlı olmayacak
azot temin etmenin en iyi yolu ortama nitrat (NO3) karıştırmaktır. Nitrat
akvaryumlarda biyolojik filtrenin üretebilediği bir maddedir ancak bitki
büyümesinin hızlı olduğu ya da istendiği akvaryumlarda filtreden çıkan nitrat
yeterli gelmeyebilir. Işık ve O2 hedeflerini minimal değerde tutturabilmiş bir
akvaryumda nitratın hedef değeri 5ppm olmalıdır. Işık ve CO2 açısından daha
zengin akvaryum koşullarında ise hedef 10-15 ppm e kadar yükselebilir. Ancak
balık veya omurgasız bulundurulan akvaryumlarda 15 ppm NO3 değeri tehlikenin
başladığı sınırdır.
Akvaryum suyuna NO3
eklemenin pratik bir yolu KNO3 (Potasyum nitrat)
kullanmaktır. KNO3 içerisinde nitrat miktarı % 61.3 tür.
300 ml saf su içerisinde
çözülen 25 gram KNO3 çözeltisinin 1ml si 100 litrelik bir akvaryuma .51 ppm NO3
katacaktır. Bu nedenle 5 ppm lik hedefi yakalamak için bu çözeltiden akvaryuma 10
ml katılabilir. Ancak bir gün içinde akvaryumun nitrat değerini 0 dan 5 ppm e
çıkarmak balıkların ölümüne neden olacaktır. Bu nedenle 300 ml su içinde küçük
hedefleri dahi karşılayabilecek KNO3 çözmek ve akvaryum suyuna dosajı günlere
yayarak eklemek daha sağlıklı ve profesyonelce olacaktır. Bununla birlikte 100
litrelik akvaryum ortamındaki 5 ppm NO3 hedefini sadece 1ml ekleyerek ulaşmak
isteyenler, 300 ml saf su içinde 245 gram KNO3 çözdüklerinde, bu çözeltinin 1ml
si ile 100 litrelik suya 5.1 ppm NO3
katacaklardır.
Fosfat:
Akvaryumda düzenli
beslenen balık bulunuyorsa fosfat (PO4) eklemeye çoğu zaman gerek yoktur.
Gereğinden fazla PO4 algleri davet eden en önemli faktörlerdendir. Conlin and Sears' in gübreleme
yoluyla alglerle mücadele için geliştirdikleri
PMDD formülünde fosfat dışında tüm gübreler
kullanılmaktadır. Bununla birlikte ışık ve CO2 standartlarının
üzerine çıkabilen, bol ve hızlı gelişebilen bitkilerle dolu bir
akvaryumda balık sayısı da az ise PO4 takviyesi
gerekli olmaktadır. Fosfatın bitkili akvaryumdaki hedef değerleri NO3 değerinin
yaklaşık onda biridir. Bu da 0.5-1.0 ppm arası değişebilmektedir.
PO4 eklemek için pratik bir
yöntem KH2PO4 (Mono
potasyum fosfat) kullanmaktır. KH2PO4
içerisindeki PO4 oranı % 69.8 dir.
300 ml saf su içerisinde karıştırılan
7 gram KH2PO4 çözeltisinin 1ml si 100 litrelik bir akvaryuma .17 ppm PO4 katacaktır.
Bu nedenle .5 ppm lik hedefi yakalamak için bu çözeltiden akvaryuma 3 ml
katılabilir. Ancak bir gün içinde akvaryumun fosfat değerini 0 dan .5 ppm e
çıkarmak alglerin yayılmasını teşvik edebilir. Bu nedenle 300 ml su içinde
küçük hedefleri dahi karşılayabilecek KH2PO4 çözmek ve daha sağlıklı ve
profesyonelce olacaktır. Bununla birlikte 100 litrelik akvaryum ortamındaki .5 ppm
PO4 hedefine sadece 1ml ekleyerek ulaşmak isteyenler, 300 ml saf su içinde 21
gram KH2PO4 çözdüklerinde, bu çözeltinin 1ml si ile 100 litrelik suya .49 ppm PO4
katmış olacaklardır.
Potasyum:
Makro besinler içinde
akvaryum suyuna eklenilmesi gereken en önemli madde potasyum (K) olmaktadır.
Zira bitkiler K’yı N ve P’ ye kıyasla çok daha yüksek oranlarda
tüketmektedirler ve balık yemlerinin içinde yeterince K bulunmamaktadır.
Potasyumun bitkili akvaryumdaki hedef değeri 20 ppm dir.
Akvaryum suyuna potasyum
eklemek için pratik bir yol K2SO4 (Potasyum sülfat)
kullanmaktır. K2SO4 içinde K oranı % 44.9 dur.
300 ml saf su içerisinde
karıştırılan 17 gram K2SO4 çözeltisinin 1ml si 100 litrelik bir akvaryuma .25
ppm K katacaktır. Bu nedenle 20 ppm lik hedefi yakalamak için bu çözeltiden
akvaryuma 80 ml katılabilir. Ancak gübrelemek üzere kullanılan KNO3 ve KH2PO4
içinde de potasyum bulunduğundan sadece K eklemeyi düşündüğünüz çözeltinin
içinde hedef dosajdan çok daha az oranlarda K çözmek akvaryumda aşırı K
birikimini engelleyecektir. Aşırı K bitkilerde kalsiyum eksikliği belirtilerinin
ortaya çıkmasına neden olur. Bununla birlikte 100 litrelik akvaryum ortamındaki
20 ppm K hedefine sadece 1ml ekleyerek ulaşmak isteyenler, 300 ml saf su içinde
1336 gram K2SO4 çözdüklerinde, bu çözeltinin 1ml si ile 100 litrelik suya hedef
değer olan 20 ppm K katmış olacaklardır.
Makro besinlerin (K dışında)
akvaryumdaki miktarlarını titrasyon testleri ile ölçebilmek mümkün
olabilmektedir.
Eser
Elementler:
Bu konu altında bir çok element konu edilebileceği gibi bu elementlerin eksikliği veya fazlalığı durumunda tam olarak ne gibi belirtilerin bulunduğu henüz tartışılmaktadır. Demir (Fe), Bor (B), Manganez (Mn), Molibden (Mo), Çinko (Zn), Bakır (Cu), Magnezyum (Mg) bitki gübreleri içinde en sık kullanılan eser elementlerdir.
Bunların içinden Fe en çok sözü edilen ve genelde diğerlerine kıyasla daha çok oranlarda dosajlanan element olarak öne çıkmaktadır. Demirin bitkiler tarafından kullanılabilmesi için çelatlı halini akvaryuma katmak doğru olur. Bir çok çelatlama maddesi olduğu gibi akvaryumculukta ikisi ön plana çıkmaktadır. Ciddi bir kuruluş olan Seachem firmasının kullandığı çelat glukonattır. Ülkemizde daha yaygın kullanılan madde ise EDTA dır. Glukonat ve EDTA demirle birleştiklerinde farklı zamanlarda kullanılır halde bulunabilmektedirler. Glukonat daha karasız bir yapıda olduğundan suya katıldığı andan itibaren su içindeki miktarı çelatlı demir testlerinde bir gün içinde çok çabuk ölçülemeyen değerlerin altına inebilir. Bu nedenle günlük kullanımı önerilir. EDTA ile çelatlanan demir çelatlı bir şekilde daha uzun zamanlar akvaryum ortamında kalabilmektedir. Haftalık dosajlama EDTA için daha uygun olabilmektedir.
Eser elementleri hazır
bir karışım halinde piyasadan elde etmek oldukça güçtür. 200-300 kg
almayacaksanız bu karışımı hazırlatmak kolay olmadığı gibi birim hacimdeki
oranlarının çok az olmaları sebebi ile homojen karışımlar elde etmek güç
olmaktadır. Bununla birlikte tarım ilaçları ve gübreleri satan yerlerde bir
litrelik çelatlı demir ve çinko gibi sıvı ürünlere ayrı ayrı rastlanılabileceği
gibi saksı bitkileri için eser element + NPK sıvı gübre çeşitleri bol miktarda
bulunmaktadır. Ancak bu gibi mamüllerin üzerinde akvaryum suyuna ne kadar
katılabileceği ile ilgili ince bir hesap yapacak kadar yeterli bilgiler çoğu
zaman olmadığı gibi bazı ürünler üre, bazıları da akvaryumda fazla sayılacak
miktarlarda klor içerebilmekteler. Bu ürünlerden uzak durmakta fayda olduğu
gibi denemelerin balıksız akvaryumlarda yapılması daha doğru olur. Gübre
denemesi yapılmış bir akvaryuma balık koymadan önce titrasyon testleri ile tüm
değerleri kontrol etmek veya suya su piresi aşılayarak bir hafta gelişmeleri
gözlemek sağlıklı bir yol olarak düşünülebilir.