Odtü-Felsefe Bölümü sayfasý

   
 

 

 
   

Prof. Dr. Ahmet İNAM

   
         
         
 

giriş

 
   

Online Yayınlar

   
   


TÜRKİYE NE ZAMAN TÜRKÜ SÖYLEYECEK?

Ahmet İNAM

Bir kültür ne zaman türkü söyler? Sağlıklı olduğunda. Kendini kültür olarak açabildiğinde, serpilebildiğinde. Geliştiğinin, yaratıcı olabildiğinin, insanlık adına ortaya ürünler koyabildiğinin, ayırdına, keyfine varabildiğinde. Türkü söyleyebilen kültür, farklılığını, biricikliğini, yaşayabilen, yaşadığını kendi yaşam dolu kaynağından dünyaya duyurabilen kültürdür. Ulaştığı gelişmişlik düzeyinde, dünyayı kendi ülküleri doğrultusunda yönlendirmeye, ele  geçirmeye çalışan bir kültür türkü söylemez; söylese söylese savaş çığlıkları atarak marşlar söyleyebilir. Hangi kültür bugün dünyada türkü söyleyebiliyor? Dünyada egemen olan düzenin sıkıştırmışlığında, siyasal, ekonomik zorlamalarla, askeri dayatmamalarla, kısa yada uzun vadeli stratejilerle yönlendirilmeye uğraşılan uluslararası ilişkiler, kültürlerde türkü söyleyebilecek hal bırakıyor mu?

Türkü, ekonomik açıdan kendine yetebilen, siyasal, toplumsal çekişmelerin şiddetiyle savrulmayan, ahlaki çöküntünün yaşanmadığı kültürlerin bir başarısı. Kültürler de insanlar  gibi hastalanırlar. Ölürler, can çekişirler. Bir kültürün sağlıklı olduğunun göstergelerinden en önemlisi o kültürün sanatta, edebiyatta, bilimde, düşüncede etkinliğidir. Bu alanlarda ortaya konan ürünlerin özgünlüğüdür. Yaşadığı hayatı yorumlamaktan aciz, kendi hayatının öyküsünü sanat, edebiyat, bilim ve düşünce,ürünleri ile anlatamayan kültürler, yaşadıkları hayatın baskısı ile ezilirler. Varlıklarını duyuramazlar. Yaşadıklarına, kendi kültürel geçmişleri içinde  sahip çıkabilmenin olmazsa  olmaz koşulu, onlara anlam katabilmektir. Hayatımızı yorumlamak, onun zengin anlamlarını keşfederek onu anlamlarla donatmaktır. Kendi anlamını bulup çıkaramayan, yaratamayan kültürler, diğer kültürlerin anlam giydirmelerine mahkum olurlar. Kendi iç zenginliklerini, iç güçlerini ortaya koyamazlar.

Türkü, böylesi bir yorumlamayabilme, anlam verebilmeyle ortaya çıkan bir başarıdır.Ne zaman türkü söyler insan? En azından, birbirleriyle zaman zaman örtüşen on dört ayrı türkü söyleme durumunu ortaya koyabiliriz. Ne zaman, niçin, hangi amaçla türkü söyleriz?

1. Görevimiz dolayısıyla türkü söyleriz. İşimiz türkü söylemektir. “Söyle”  demişlerdir, söyleriz. Türkü söyleme memuru olduğumuz için.

2. Siyasal kaygılarımız vardır, partimizde, mitinglerde, dava arkadaşlarımızla birlikte türkü söyleriz.

3. Türkü söylemenin çıkarımıza uygun olduğunu düşünür, bir şeyi pazarlamak, satmak için türkü söyleyebiliriz.

4. Gerçeklerle karşılaşmamak, sıkıntılarımızdan uzaklaşmak için türkü söylediğimiz olur.

5. Yapacak işimiz yoktur, canımız sıkılmaktadır, söyleriz.

6. Aklımızı kullanıp, sorunlarımızı çözemediğimiz, karşılaştığımız sıkıntıların üstesinden gelemediğimiz için, çaresizliğimizden, tembelliğimizden, sığlımızdan türkü söyleriz.

7. Yalnız kalmışızdır, durumumuzu üleşecek kimse bulamamışızdır. Yollarda yürür, ya da duvarların arasında oturur, türkü söyleriz.

8. Türkü söylemek moda olduğu için. Bakarız çevremize, gelen türkü söylüyor, giden türkü söylüyor. Tutar, biz de türkü söylemeyi deneriz.

9. Çok doluyuzdur. Boşalmamız gerektiğini düşünürüz. Türkü bizi rahatlatır, boşaltır.

10.  Acılıyızdır, Gamlı.Yaslı. Def-i gam için sarılırız türküye.

11.  Yaşadığımız hayattan rahatsızızdır, içine düştüğümüz koşullara isyan ederiz..Bu başkaldırımızda bir güç olarak türkü yanımızda olabilir.

12.  Küseriz, insanlara, hayata, küskünlüğümüzün yarattığı sıkıntıları türküye katarız.

13. Türkü söylemeyen insanlara nispet olsun diye, onları kızdırmak için türkü söyleriz.

14.  Yaşananları hicvedebilmek, onlarla eğlenebilmek, mizah yoluyla yaşama anlam katmak için, hayatımızı, kendimizi türküleriz. 

Saydığım durumların dışında da  türkü söyleyebilir insan. Belki de her yaşam durumu bir türkü kaynağıdır. Bireylerin türkü söylemesiyle ilgili bu saptamalar, türkü söylemenin anlamını açabilmek  içindi. Kültürlerin türkü söylemesi, o kültürde türkü bestelenip, söyleniyor anlamında değildir. Kültürlerin türkü söylemesi bir metafordur, benzetmedir. Kültürlerin belli bir biçimde kendini ifade etme tarzıdır. Sağlıklı oluşlarının bir göstergesidir.

TÜRKİYE’NİN TÜRKÜ DURUMU

Türkücülerimiz çok, ünleri yurtdışına ulaşanları da var. Ama Türkiye’den türkü sesi gelmiyor. Nedir işitilen öyleyse? Çığlık, Mırıltı, Gürültü. Türkiye, türküleyemiyor, Türkiye Türk olanı, Türk’ü, türkü ile söyleyemiyor. Türkiye, Türkiye olarak kendini gösteremediği için, Türkülerle dolu, türküler doğuran bir ülke olduğumuz halde, hayatımızdan, kültürümüzden türkü sesi gelmiyor. Bize ait olanı, sanat, edebiyat, bilim ve düşünce ürünleriyle, özgün biçimde ortaya koyamadığımız için.

Nasıl  söyleyebilir türküsünü karnı aç, “dünya kadar” borcu olan insan? Bir kültür, ekonomik açıdan bağımsızlığını kazanamamışsa nasıl türkü çağırabilir ki? Bağımsızlığını kazanmak için türkü söylemelidir diyebilirsiniz. Ama bu, yazımın başında “Bir Kültürün Türkü Söyleyebilmesi” anlamında bir “türkü” olmaz. Bu bir “zorlama” olur. Marş olur. Çığlık olur, Türküler kendiliğinden çıkar, kültürlerde. Varlık koşullarının uygunluğu içinde kendiliklerinden ortaya çıkarlar. Türkü söyleyebilmenin doğallığı, o kültürde ekonomik, siyasal, kültürel ve değerlerle ilgili koşulların hazır olmasıyla ortaya çıkar. Ekonomik yoksulluk, bağımsızlık, milyonlarca dolarlık borçla bu kültür nasıl sazını eline alabilecektir?

Siyasal açıdan sıkışmıştır. Avrupa Birliği sevdasını, kendi iç dinamikleri ile bağdaştırmada zorlanmaktadır. Bulunduğu coğrafya’daki doğal  kaynaklar üstüne büyük devletlerin oynadığı oyunları anlayabilmek, ona göre önlemler alabilmek için sürekli bir gerginlik yaşamaktadır. Komşularıyla olan ilişkilerinde, dünyadaki yeriyle olan kaygılarıyla, türkü engelli bir ruh hali içindedir. Gergin, çökkün, zaman zaman umutlu, zaman zaman yılgın bir ruh hali içindedir Türkiye. Bu halini kabul etmekte zorlandığı için, başarabildiğince dışa ve içe, sağlıklı bir ülke, türkü söyleyebilir, giderek türkü söyleyen bir ülke görüntüsü vermeye çalışmaktadır. Bu zorlama onu, zaman zaman gerçekleri görmekten uzaklaştırmaktadır.Bireylerin türkü söyleme durumlarından söz ederken gerçeklerden kaçmak için türkü söyleyebildiklerini dile getirmiştik. (4.durum) Türkiye’nin vermeye çalıştığı görüntü, sanki bu durumla benzerlik gösteriyor gibidir. Oysa zorla “akılla”, “kurnazlıkla”, “planlayarak” türkü söyleyemez bir kültür. Elbette, “akıllı”, “planlayarak” türkü söyleme koşullarını oluşturabilir. Ancak o koşullar oluştuktan sonra, kültür, başarabilirse, kendi doğallığı içinde türküsünü söyleyebilir. Siyasal sıkışmışlık, ekonomik bağımsızlık, türkü engelliliği yaratmıştır; işte bu olumsuz koşullarla başa çıkabilmenin çarelerinden biri de, türkü engelli olduğumuzu kabul etmek ve içe ve dışa türkü söylüyor görünümü vermemektedir. Yoksa bu görünüm ardından koşturmamız, engelliliğimizin ortadan kalkmasını büyük ölçüde zorlaştırır.

Türkü engelliliğimizin bir başka nedeni kültürel şaşkınlığımızdır. Şaşkınlığımızın en azından üç kaynağı olduğunu düşünüyorum.

1. Kültürümüzün köklerine inmedeki yetersizliğimiz ve beceriksizliğimiz, Bizim olanı yakalamadaki isteksizlik ya da aşırı hamasi şişirmelerle dolu kendimizi aldatmalar,;sağlam, bilinçli, araştırmaya ve hakikat aşkına dayalı bir kültür politikamızın olmayışı.

2.  Batı da olanı kopya ederek, yalnızca aktararak, kültür hayatımıza kavuşma yanılgısı

3. Kültürel inşa etkinliğinde, hayatımızı, sanat, edebiyat, bilim, düşünce yapıtlarıyla yorumlamadaki kısırlığımız, verimsizliğimiz.

Türkü engelliliğimizin nedenlerinden sözünü edeceğim sonuncusu ise ülkemizdeki değerlerin sürekli dalgalanmaları, Türkiye’de insanların güven içinde, uzun vadede sahip olacaklarını  düşündükleri değerler konusunda sıkıntıları var. Değerlerimizin, medya tarafından, siyasal-ekonomik güçlerce maskeleniyor. Türkiye’de insan değerlerini sağlıklı biçimde yaşayamıyor. Bu durum, kültürün kendi anlamını ortaya koyamamasından, yaşamını değerlendirip, yorumlayamayışından kaynaklanıyor. Yaşama anlam katan, “ideallerimizi” oluşturacak yorumlama gücümüz, eksik. İçimizdeki varolma, yorumlama gücümüz, kısaca iç gücümüz eksik. Türkiye’de kültür bu açıdan çökkünlükler (depresyonlar) yaşıyor.

Türkü tıkanması. Türküye çıkamama, Türkü ile varolamama. Türkü engelliliğimiz, Serpilip, gelişen, çiçek açan kültürler türkü söyler. Bir gün Türkiye de  söyleyecek. Kültürüne gerekli duyarlılığı gösterdiği, gerekli değeri verebildiğinde.

                                                                                                        Mayıs, 2003, Ankara

   
 

 

 
     
 

Özgeçmiş| Yayınlar |Verdiği Dersler|Yönetilen Tezler|Haftalık Ders Programı

 
     
 

İletişim Bilgileri :

 
 

Adres: Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Felsefe Bölümü, 06531 Ankara, Türkiye
Telefon: + (90) (312) 210 3141   Fax : + (90) (312) 210 1287
Oda Numarası: Z-43   E-mail : ainam@metu.edu.tr

 
 

Mesaj göndermek için !